MER-DER - İNSAN ADINA İNSANLIK İÇİN VARIZ
YAZARLARIMIZDAN
-
MER_DER ve Modern Yardımlaşmanın Yeni Yüzü...
- 2 gün önce
- Sadık Yetim; MERDER , MERSAVİLER , İYİLİK
MER_DER ve Modern Yardımlaşmanın Yeni Yüzü
Günümüz dünyasında bireysel ilişkilerde yaşanan kırgınlıklar, duygusal engeller ve toplumsal rekabet, dedikodu kültürü, çeşitli kıskançlıklar akrabaya yardımın saf niyetle gerçekleşmesini zorlaştırabiliyor. Ancak İslam’ın temel prensiplerinden biri olan “akrabaya yardım et” emri, yüzyıllardır hem maddi hem de manevi boyutlarıyla yön gösteren evrensel bir ilke olarak karşımızda duruyor.
2007’de kurulan MER_DER, bu ilkeyi çağımızın gereksinimleriyle buluşturan, modern yardımlaşma modelinde örnek teşkil eden bir oluşum olarak öne çıkıyor.
MER_DER’in Etüt Merkezi’nde binlerce genç, ücretsiz üniversite hazırlık kurslarıyla geleceğe hazırlandı ve çeşitli fakültelere yerleşti. Bu uygulama, eğitimde fırsat eşitliğini sağlarken, sosyoekonomik adaleti güçlendirdi; çünkü her gencin bilgiye ulaşması, toplumun kolektif kalkınması açısından vazgeçilmez bir yatırımdır. Bu noktada, Kur’an-ı Kerim’in “akrabaya hakkını ver” emrinin, kişisel yardımın ötesine geçerek toplumsal dayanışmanın kurulmasına ilham verdiğini söylemek yerinde olur.
MER_DER’in modern yardımlaşma anlayışı, sadece etüt merkezleriyle sınırlı kalmayıp, doğrudan öğrenim burslarıyla da desteklenmektedir. Son dört yıl içinde yüzlerce üniversite öğrencisine verilen burslar, gençlerin yükseköğretim yolculuklarında önemli bir destek kaynağı olmuş; ekonomik zorluklar nedeniyle eğitim hayalleri sekteye uğrayabilecek birçok gence umut olmuştur.
Bu katkılar yalnızca maddi destek olarak değil, aynı zamanda sosyal adaletin sağlanması, fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi ve nitelikli bireylerin yetişmesine yönelik bir yatırım olarak değerlendirilmelidir. Kur’an-ı Kerim’in “ilim talep etmek her Müslümana farzdır” buyruğuyla uyumlu şekilde, MER_DER’in bu uygulaması eğitimi bir ayrıcalık değil, bir hak olarak gören anlayışın tezahürüdür.
Dernek merkezinde hayata geçirilen kitap kafe projesi ve üç bin kitaplık kütüphane, kültürel bir birleşme alanı yaratıyor. Her toplantıda düzenlenen kitap okuma etkinlikleri, akrabalar arasında bilgi alışverişinin ötesinde ortak bir hafızanın ve yerel kültürün yeniden inşasına vesile oluyor. Bu etkinlikler, bireylerin yalnızca maddi destek arayışında olmadığını, aynı zamanda ruhi ve entelektüel gelişim arzusunu da ortaya koyuyor.
Sosyolojik açıdan baktığımızda, geleneksel akrabalık ilişkilerinde sıkça gözlemlenen kişisel kırgınlıkları, husumeti ve hasedi aşmak adına kurumsallaşmış yardımlaşmanın önemi ortaya çıkıyor. MER_DER’in uygulamaları, bu duygusal engelleri tarafsız ve bilimsel yaklaşımlarla aşarak; eğitim, kültür ve ekonomik destek aracılığıyla toplumsal bütünleşmeyi destekliyor. Böylece yardım, bireysel bağların ötesinde, kolektif bir dayanışma hareketine dönüşüyor.
Felsefi perspektiften bakıldığında ise, yardım etme eylemi insanın varoluşsal sorumluluğunu ve vicdani yükümlülüğünü yansıtıyor. Emmanuel Levinas’ın “öteki” kavramı bağlamında, birey kendini ancak ötekiyle ilişkili olarak tanımlayabiliyor. MER_DER’in modeli de, yardımı sadece maddi bir transfer olmaktan çıkarıp, toplumsal adalet ve etik sorumluluğun bir göstergesi haline getiriyor.
Tabii ki, yardımın sadece birebir akraba ilişkileriyle sınırlı kalmaması gerekiyor. MER_DER’in düzenlediği kitap projeleri; Mersaviler kitabı, yapısal ve kültürel mirasını; Fıstıkçının El Kitabı ile yerel ekonominin ve yöresel üretimin detaylarını ortaya koyuyor. Bu çalışmalar, sadece bilginin aktarımını sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda akraba ve komşu ilişkilerini güçlendirerek toplumsal hafızanın geleceğe taşınmasında da önemli rol oynuyor.
Kur’an-ı Kerim’in ilahi mesajı, yardımı yalnızca bir erdem değil, aynı zamanda bir hak olarak tanımlıyor. Bu kapsamda, akraba yardımı; kişisel terbiye, affedicilik ve toplumsal bütünleşme aracı olarak karşımıza çıkıyor. MER_DER’in modern yardımlaşma modeli, Kur’ani buyrukları, sosyolojik gerçeklikleri ve felsefi derinlikleri bir araya getirerek, bireyden topluma uzanan kapsamlı ve sürdürülebilir bir dayanışma örneği sunuyor.
Bu yaklaşım, Said Nursî’nin toplumsal uzlaşı ve birlik fikriyle de örtüşmektedir. Nursî, dinin toplumsal çatışma yerine barışı tesis eden bir unsur olması gerektiğini vurgulamış, siyasetin araç, imanın ise amaç olduğunu ifade etmiştir. MER_DER’in siyasetten bağımsız, ilkeler merkezli bu yaklaşımı, tam da bu perspektifin çağdaş bir yansımasıdır.
Sonuç olarak, MER_DER; eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, kültürel zenginliği yaşatmak, yardımlaşmayı ve dayanışmayı gelenek haline getirmek, yerel tarihi belgelemek amacıyla geliştirdiği projelerle, özelde akrabalar arasında ve genelde tüm toplumda yardım ilkesini modern çağın zorluklarına uyarlayarak hayata geçirmektedir. Derneğimizin bu bütüncül yaklaşımı, ilahi mesajlarla örtüşen, toplumsal dönüşümü ve kolektif adaleti güçlendiren çağdaş bir yardım modelinin en güzel örneklerinden biri olarak yoluna devam ediyor. Meşakkatli olan bu iyilik yolculuğumuzda yanımızda olan tüm dostlarımıza gönülden teşekkür ediyoruz.
Dr. Sadık YETİM
MER_DER Başkanı -
ALLAH İÇİN BİR ARAYA GELMEK VE MERDER
- 1 hafta önce
- MEHMET AKBAŞ
ALLAH İÇİN BİR ARAYA GELMEK VE MERDER
Dünya hayatında insanlar bir arada yaşamaya mecburdur. Günümüzde tek başına yaşamak çok zordur. Çünkü insanın birçok ihtiyacı vardır ve tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılaması da mümkün değildir. Bu sebeplerle insanlar birbirine yakın yerlerde yaşar ve şehirler kurarlar.
İnsanlar birbirine muhtaçtır. Hiç kimse tek olarak uzun süre varlığını sürdüremez. Yani bir araya gelmeye, konuşmaya, dayanışmaya mecburuz diyebiliriz. Şuurlu Müslümanlar bu mecburiyeti hayra tebdil edebilir. Bir hadis-i şerifte ‘’Hiçbir gölgenin olmadığı o dehşetli günde bir grup Müslüman o gün endişe etmeyecek ve Allah’ın gönderdiği gölgesi altında serinleyecektir. İşte onlar dünyada iken biri birini sırf Allah için sevenlerdir.’’ Buyrulmuştur. Bu müjdeye nail olabilmek ne kadar güzel değil mi? Madem buluşmaya, kaynaşmaya ihtiyacımız var, o zaman bu niçin Allah için olmasın? Peki, bunu nasıl başarabiliriz? Bir işi Allah’ın rızasını kazanmak için yaparsak ve bu işten bir menfaat ummazsak hedefimize ulaşabiliriz. Yani, arada bir çıkar ilişkisi olmadan bir araya gelip sohbet edersek, istişarede bulunursak, bildiklerimizi kibre kapılmadan uygun ortamda paylaşırsak emin olun ki bu hayırlı bir buluşmadır ve Allah’ın rızasını celbeder. Günümüzde insanlar çeşitli vesilelerle bir araya geliyor. Parti, dernek, takım, kulüp, oda vs. Maalesef bunların büyük çoğunluğunda gelenlerin farklı beklenti ve talepleri oluyor. Bir işe yerleşmek, bir makama gelmek, tanınmak, meşhur olmak gibi farklı istek ve arzular insanların gönlünden geçiyor. Oysa bu niyetlerle yapılan eylem ve etkinliklerde samimiyet ve sadakat olmadığı için beklentisine karşılık bulmayanlar başka maceralar arayıp bulundukları toplumu terk ediyorlar. Arada maddi bir menfaat olmadan samimi duygularla bir araya gelmek insanların ihtiyaç duyduğu ve özlediği bir durumdur. Günümüzde binlerce dernek, vakıf, kulüp vs adlarla STK’lar bulunmaktadır. Şanlıurfa‘da da birçok aşiret ve aile dernekleri vardır. Şüphesiz ki birlik beraberliğe hizmet eden ve topluma faydalı olmak isteyen her kurum ve kuruluş değerlidir ve takdire şayandır. İçlerinde yanlış yapanlar olsa da bu tür yapılar toplumlar için kıymetlidir. Merder kısaltmasıyla tanınan “Mersavi Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Kültür ve Eğitim Derneği” de tamamen Allah rızasını gözetmek maksadıyla ülkemize ve milletimize yararlı işler yapmayı şiar edinmiş ve bu doğrultuda 20 yıldır çalışmalarına devam eden bir dernektir. Tamamen hayır üzere yarışan, insanları ıslah edip mutlu etmek isteyen gönüllülerden teşekkül eden bir yapıdır. Farklı zamanlarda faydalı projelerle iyilik hareketine devam etmektedir. Merder, eski yerinde ücretsiz dershane projesiyle yüzlerce gence üniversite kazandırarak gençlerin ve ailelerinin sempatisini kazanmıştır. Yeni mekânında da yine eğitime ve gençliğe hizmet şiarıyla başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlere burs vererek önceki hizmetini pekiştirmiş ve gençleri desteklemeye devam etmiştir. Merder, Sadece eğitim alanında değil sporu ve sporcuyu da desteklemiş ve Urfa’nın yetiştirdiği çok değerli hocalardan Sait Akdağ öncülüğünde Merder spor kulübü kurarak bu alanda da gençliğe hizmet etmeye başlamıştır. Dernek, başta başkan Dr. Sadık Yetim ve başkan yardımcısı eğitimci yazar Hüseyin Kaya olmak üzere Yönetim kurulu öncülüğünde yıl boyunca düzenli toplantılar yaparak yeni projeleri istişare etmeye devam etmekte ve memlekete yararlı olacak işlere imza atmaktadır. Kitap okuma alışkanlığını diri tutmak amacıyla her toplantıda mutlaka her yaştaki davetliler bir süre kitap okumakta ve ilmi müzakereler yapılmaktadır. Kitap okuma alışkanlığının az olduğu ilimizde bu çalışma çok kıymetlidir ve emeği geçenleri tebrik etmeyi gerektirir.
Derneğin başarılarında bugüne kadar başta kurucu başkan merhum Davut Kırmızıaslan olmak üzere çok kimsenin emeği ve katkısı var. Merder, bugüne kadar istikrar ve sebatla yoluna devam etmiş ve hiçbir menfaate, yapıya alet olmayarak örnek bir tavır ortaya koymuştur. İnşallah daha uzun süre bu hayır kapısı açık kalacak ve davaya omuz verecek gençler meydana çıktığında mevcut yönetim büyük bir memnuniyetle bayrağı gençlere teslim ederek tüm STK’lara örnek olacaktır.
Rabbim Allah için bir araya gelen ve hayırda yarışan kullarından eylesin…..AMİN..
MEHMET AKBAŞ
17.04.2025
-
Bugünün Aydınlarına Kur’an’dan Bir Çağrı
- 1 hafta önce
- Sadık Yetim , merder , mersavi
Bugünün Aydınlarına Kur’an’dan Bir Çağrı: Hakikati Gizleme, Sorumluluğunu Bil.
Bilgi, insanlık tarihinde daima güçle birlikte anılmıştır. Ancak bilgi sadece bir iktidar aracı değil, aynı zamanda etik bir sorumluluktur. Sokrates’in meşhur “Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir” sözüyle başlayan felsefi sorgulama, bilgiyi tevazu ve sorumlulukla birleştirme çabasının erken örneklerindendir. Kur’an’ın da özellikle Yahudi ve Hristiyan bilginlerine yönelik uyarıları, bu sorumluluğun dini değil evrensel bir zeminde ele alındığını gösterir.
Tarihte Arabistan’da en bilgili topluluklardan biri olan Yahudi âlimleri, kendi kutsal metinlerinden tanıdıkları Hz. Muhammed’in Risalet’ini halktan gizlemişlerdi. Bu tutum, Kur’an’da “hakikati bile bile gizlemek” suçu olarak tanımlanır:
“Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (Peygamber’i), kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizler.” (Bakara, 146)
Bu ayet, hakikati saklamanın bir inanç zafiyetinden çok, ahlaki bir sorumluluk ihlali olduğunu gösterir. Bu çerçevede hakikat, sadece bir bilgi nesnesi değil, aynı zamanda kamusal bir emanettir.
Modern felsefede Habermas’ın “kamusal akıl yürütme” ilkesiyle, Rawls’un “açık toplum” idealinde vurguladığı gibi, bilgiye sahip olan bireyin bu bilgiyi ortak akıl için paylaşması gerekir. Kur’an’ın şu uyarısı, bu etik yükümlülüğün kadim bir formülasyonudur:
“Allah, kendilerine kitap verilenlerden, ‘Onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz’ diye söz almıştı. Fakat onlar bu sözlerini arkalarına attılar ve az bir bedele sattılar.” (Ali İmran, 187)
Günümüzde bilgiye erişim, tarih boyunca hiç olmadığı kadar kolay. Bu durum, yalnızca bilgilenme değil, aynı zamanda hakikati yayma görevini de genişletiyor. Aydın, filozof ya da akademisyen sıfatını taşıyan herkes, bilgiyi yalnızca üretmekle değil, onu insanlığın yararı için seferber etmekle de yükümlüdür. Michel Foucault’nun “bilgi-iktidar ilişkisi” tezi de bunu teyit eder: Bilgi, iktidarla buluştuğunda yönlendirme gücüne sahip olur. Bu nedenle bilginin ahlaki bir çerçeve içinde taşınması zorunludur.
Kur’an, bu sorumluluğu taşımayanları yalnızca eleştirmez, aynı zamanda bu tavrın toplumsal çöküşe yol açabileceğine işaret eder. Hakikatin gizlendiği her toplum, zamanla çürüme, yozlaşma ve adaletsizlikle karşı karşıya kalır.
Peki ne yapılmalı? Kur’an’ın çağrısı açıktır: Hakikate ulaşan herkes, onu paylaşmalı, halkın istifadesine sunmalıdır. Bu yalnızca bir inananın değil; düşünen, bilen ve sorgulayan herkesin ortak görevidir. Söz konusu çağrı yalnızca dini bir yükümlülük değil; insan olmanın, düşünen varlık olmanın kaçınılmaz gereğidir.
Sonuç olarak, Kur’an’ın “hakikati gizlemeyin” çağrısı hem metafizik hem de etik boyutlarıyla evrensel bir sorumluluğa dönüşür. Heidegger’in “hakikat”i “örtülü olanın açığa çıkışı” şeklinde tanımlamasıyla birleştiğinde, bu çağrının derinliği daha da belirginleşir: Hakikat açığa çıkmayı ister; onu gizlemekse insanın hem kendine hem topluma karşı işlediği bir haksızlıktır.
Bugünün aydınları, yalnızca bilgiye sahip olmakla değil, bu bilgiyi adalet, hakikat ve vicdan zemininde kullanmakla yükümlüdür. Bu sorumluluğun farkında olanlar çoğaldıkça, yalnızca İslam dünyası değil, bütün insanlık daha bilinçli bir geleceğe yaklaşabilir. 14.04.2025
Dr. Sadık YETİM
MER_DER Başkanı
ŞEKER TADINDA RAMAZAN BAYRAMI
BAYRAMLAŞMAYA DAVET
Ramazan bayramınız şimdiden mübarek olsun.
Bir aylık sabır ve metanet ayından sonra birlik ve beraberliğin en güzel şekilde yaşanması için muhabbet yüklü bulutların üstümüzde dolandığı ramazan bayramına kavuşmak üzereyiz. Bayramın müjdecisi Kadir gecesi arifesinde huzur ve mutluluk içinde birlikte olma vakti geliyor. Biz bir aileyiz. Büyük bir aile. İçimizde kendimizin bile sevmediği ve bir birimize karşı olan bazı olumsuz duyguların varlığı bizi aile olmaktan ayıramaz. Sevgi sözcükleri ailenin kenetlenmesine sebep olur; birliği sağlamlaştırır; güçlendirir. Husumet beslemek öncelikle insanın kendini tüketir. Husumetlimiz çoğu zaman her şeyden habersizdir. Biz ise içimdeki kırgınlıkları, küskünlükleri, öfke ve nefretimizi besleyerek için için kendimizi yeriz, tüketiriz.
İnsan canına can katan, iyi niyet ve muhabbettir. Gelin bu bayramda bir değişiklik yapalım; içimizdeki nefreti ve öfkeyi, kırgınlıkları bir tarafa atalım ve MER-DER çatısı altında dernekte buluşarak bayramlaşalım. Günümüz bayram olsun, içimiz sevgi ve huzurla dolsun.
Nefret, öfke, kıskançlık duygularını dışarı,
Sevgi, muhabbet, dostluk duyguları içeri.
MER-DER BAYRAMLAŞMA TAKVİMİ: 01.04.2025 (BİR NİSAN SALI) Saat: 20:30
Adres: Adres: Ahmet Yesevi Mahl. 2246 Sokak No: 11, kat 1, Haliliye, Şanlıurfa
Web: mer-der.org.tr
MER-DER
MER-DER kurulurken aklımızda; akrabalarımız arasında sevgi bağı oluşturmak, ailemizin fertlerinin en iyi şekilde eğitim görmesini sağlamak ve tüm akrabalarımızın sorunları ile yakından ilgilenerek bir iyilik zinciri oluşturmak vardı. Öncelikle aile büyüklerimiz ile uzun süren görüşmeler yapıldı. Görüşleri alındı ve herkese ulaşılarak tüm akrabalarımızın destek ve katkıları alınmaya çalışıldı. Oluşan ortak akıl sayesinde 2007 yılında MER-DER kuruldu ve kurulduğu tarihten itibaren büyük bir ivme yakalayarak çalışmalarına başladı. Geniş katılımlı toplantılar, iftar yemekleri ve ramazan aylarında zenginlerimizden alınan maddi desteklerle dar gelirli akrabalarımıza binlerce koli dolusu yardımda bulunuldu. Maddi durumu iyi olmayan öğrencilerimize imkânlar dâhilinde burslar sağlandı. Tüm akrabalarımızın sevinçleri ve üzüntüleri paylaşılmaya gayret edildi.
MERSAVİ YARDIMLAŞMA DAYANIŞMA KÜLTÜR VE EĞİTİM DERNEĞİ
YENİLENİYORUZ
SAYFAMIZ YAPIM AŞAMASINDADIR
İNSANLIK İÇİN İYİLİK ADINA BİR ADIM ATALIM
MERSAVİ YARDIMLAŞMA DAYANIŞMA KÜLTÜR VE EĞİTİM DERNEĞİ
ŞANLIURFA'NIN EN BÜYÜK AŞİRETLERİNDEN BİRİ OLAN VE DEVLETİNE VE MİLLETİNE EN İÇTEN DUYGULARLA BAĞLI MÜTEVAZI VE CANA YAKIN İNSANLAR TOPLULUĞU
MER-DER VEFAT, TAZİYE HABERLERİ
Vefat eden: Binevş Doğan
Büyük Alanlı(Keşilik-e mezzin) köyünden Rahmetli Şerif-e Helle’nin kızı, Rahmetli Mehmet Doğan’ın ablası, Rahmetli Cuma Doğanın eşi, Kemal, Mustafa , Ramazan, Aziz, ,Ömer, Mehmet anneleri Binefş Doğan hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Cenazesi yarın (cumartesi) öğle namazına müteakip Hz. Aişe camisinden alınarak Bediüzzaman aile mezarlığına defin edilecektir. Dost ve akrabalarına duyurulur. Taziyesi:İmam Demir taziye evinde olacaktır.
Allah gani gani rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşaAllah
VEFAT DUYURULARI
Vefat ve taziye duyuruları için bize haber verin yayınlayalım.
VEFAT DUYURULARI
Vefat ve taziye duyuruları için bize haber verin yayınlayalım.
VEFAT DUYURULARI
Vefat ve taziye duyuruları için bize haber verin yayınlayalım.
MERDER DERNEK HABERLERİ
Kişisel blogunuzu aşağıdaki içerikleri güncelleyerek oluşturabilirsiniz.
-
ŞANLIURFA'NIN EN BÜYÜK AŞİRETLERİNDEN MERS...
- 3 ay önce
- MERSAİLER , HÜZEYİN KAYA , MERDER , MERSAVİ HAKKINDA
Fakat aşiret aynı zamanda bir kültür, bir töre, sosyal bir mektep idi. Burada insanlar ailenin değerini anlıyor, fedakârlığı, beraberliği, yoldaşlığı öğreniyordu. Güzel olanları yaşatan, çirkin ve kaba olanları da yere gömen bir anlayışın oluşması gerekiyordu. Bunun için de birilerinin bir şeyler yapması iyi olurdu. İşte bu kitap aslında böyle bir düşünceden doğdu. İnsan en kutsal varlık olarak en güzel şekilde yaşama şartlarını arayıp bulmalıdır. Kendindeki noksanlıkları tamamlamanın yollarını aramalıdır.
Mersavîler bir ailedir. Onlar büyük bir ailedir. İçlerinde tamamen kendilerine has güzellikler barındıran çözülmemiş bir muamma, içilmemiş bir sudur. Mavi gökyüzünde beyaz bir bahar bulutudur; gölge ve serinlik veren.
-
MERSAVİLERİN TARİHÇESİ
- 8 yıl önce
- MERSAVİ , HÜSEYİNKAYA , SADIK YETİM
MERSAVİ AŞİRETİ TARİHÇESİ
MERSAVÎLER NEREDEN GELMİŞTİR?
Mersavîlerin tarihleri oldukça eskidir. Bunu anlatmak, hele kaynaklara dayandırarak anlatmak pek kolay değildir. Ne yazık ki tarih boyunca nice yurtlar edinen bu Anadolu’nun cefakâr insanları göçebe bir hayat sürdüklerinden tarihlerini anlatacak yazılı metinler oluşturmak gayretinde olmamış ve zor yaşam koşulları içinde mücadele etmişlerdir. Yazı olarak bizim takip edebildiğimiz 16. Yüz yıllardan kalan bilgilerdir.
Şanlıurfa’nın batısında Suruç, Bozova ve Merkez ilçe arasında kalan yerlerde yaklaşık olarak 32 köyden oluşan yerleşim yerinde ikamet eden Mersavi Aşireti devlet kayıtlarından 1536'da 25 hane ve 27 mücerred (Bekar) 1590'da 20 hane ve 9 mücerredi olduğu şeklinde kayıt altına alındığı belirtilmektedir
MERSAVÎLER KAYITLARDA ŞU ŞEKİLDE YERALMAKTADIR:
Mersavi Taifesi "1536'da 25 hane ve 27 mücerred (Bekar) l590'da 20 hane ve 9 mücerredi vardı. Şahin ve Korkmaz’a tabi kısmında, iki ayrı yerleşim yerine ayrıldıkları
görülmekte bunlardan, 14 hane ve 8 mücerredi Mahmudî mezrasında, 6 hanesi
ve 1 mücerredi de eski Seruç Köyünde oturmaktadır."
Ayrıca Mersavîler’in tarih içinde nerelerde yaşadıkları ile ilgili sınırlı bilgi, yazılı kaynaklardan tahrir defterlerinde geçmektedir. Yapılan doktora çalışmalarından ikisinde 16. Yüzyılda Urfa, Suruç ve Birecik köylerinde yaşadıkları ifade edilir: “Mersavîler, Ravendan ve Birecik’te iki şube halinde bulunmaktadırlar. Ravendan’ın Mahmudi ve Birecik’in eski Suruç köylerinde meskûndurlar. 29 nefer, 20 hane, 26 bennak ve 9 mücerred olup, 284 baş koyunları vardır ve yılda 408 akçe vergi veren küçük bir cemaattir. [1]” şeklinde kayıt altına alındığı belirtilmektedir.
“ Bir başka kısım aşiretler de vardır ki, bunlar “tabi-i hariç” şeklinde kaydedilmişlerdir. Aralarında Karslı, Kirisli, Mamaşanlı, Mersavî, Özerli (Üzeyirli) Şamlı adlarını taşıyanların bulunduğu bu grup, muhtemelen başka sancaklardan geçimlik için Ruha’ya (Urfa) gelmiş bulunanlardan oluşmaktadırlar.[2]”
Şanlıurfa, Ruha Şehri olarak 1518 yılına ait Tahrir Defterine göre 782 Müslim Hanenin yaşadığı bir yerdir. Beş yıl sonra bu sayı 988’e çıkmıştır. Ahmet Nezihi Turanın doktora tezinde Ruha’daki aşiretler sayılırken Mersavilerden “tabi-i hariç” şeklinde kaydedildiği yazılıdır. Buna göre Mersavîler Karslı, Kirişli, Mamoşanlı, Özerli ve Şamlı adlarını taşıyan gruplarla birlikte anılır ve bunların; “Muhtemelen başka sancaklardan geçimlik için Ruha’ya gelmiş bulunanlardan oluşmaktadır.” diye açıklanır. Mersavîler, Mamoşanlı, Baziki, Berazi aşiretleri ile birlikte Miri (mert,erkek anlamlarında kullanılmıştır.) Aşiretlerindendir. Geçimlik sağlamak üzere Ruha’ya 1518 yılı Tahrir Defteri kayıtlarına göre gelmiş ve vergi veriyor bulunmalarından dolayı burada yerleşerek artık geldikleri doğu illerine geri gitmedikleri anlaşılmaktadır.
AHMET Nezihi Turan 1993 yılında yaptığı doktora çalışmasında Baziki Aşiretini anlattığı sayfada Tahrir defterinde bu aşireti; “1540 yılında her birinin başında bir Kethûda olmak üzere 12 gruba, 1566’da Mir-i Aşiretleri idaresinde 8 ayrı cemaat ile Mamoşanlı Kürdikânlı, Mersavi oymaklarından oluşan, Kethüdaları idaresinde 11 üniteye ayrılmış vaziyettedirler.” diye anlatır. Bu durumda Mersavîler 1540 yılında Miri Aşiretleri topluluğundandır ve bir oymak olarak bulunmaktadır.
Aynı eserin 67. sayfasında Berazi Aşireti anlatılırken Berazi aşiretinin “1540’ta Mahmut b. Polat Bey idaresinde bir ünite iken 1566’da 3 Miri Aşiret, 6 Kethûda altında 9 gruba ayrılmışlardır.[3]” olarak ifade eder. Bu ifade ile Mersavilerin Miri Aşireti mensubu olduğu ve Mahmut b. Polat Bey’in de bunların reisleri olduğu anlaşılmaktadır. Aynı minvalde Mersavî büyükleri ile yaptığımız röportajlarda Polat Bey’in bir Mersavî olduğu söylenmiştir. Çeşitli eserlerde Adı geçen Polat Bey, Mahmut b. Polat Bey’dir.
1540’lı yıllara kadar konargöçer bir topluluk olan Mersavîler, Osmanlı idaresine dâhil olduktan sonra göçebeliği bırakmışlardır.
Osmanlı dönemindeki Urfa hakkında tüm bilgiler Halep Vilayet Salnamesi'nde yer almaktadır. Urfa'nın ilk ve tek vilayet salnamesi cumhuriyet döneminde kaleme alınmış ve yayınlanmıştır. 1927 tarihli bu salname, Urfa'nın tarihi, coğrafi, ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel tanıtımını yapan ilk ve tek Osmanlıca kaleme alınmış salnamedir. Vali Fuad Bey'in önsöz yazdığı bu salnamede, Urfa'da o dönem aşiretler ve bu aşiretlerin örf ve adetleri ile ilgili birtakım bilgilere yer verilmiştir. Bu salnamede Mersavîler hakkında şöyle bir ifade geçer:
“Mersavî Aşireti: Merkez Vilayetin şimal-ı garbisinde sakin ve ziraatla meşguldürler. Urfa dâhilindeki Mersavîler takriben iki yüz elli haneden ibarettir.”
Mersavîler ile ilgili bir diğer bilgiye de “Fî evâil B sene [1]191/1778 Rakka Ahkâm Defteri”nde rastlanır. Bu defterin 263. Sayfasında iki nolu bölümde; Mersavîler ile ilgili şu bilgilere rastlanır:
“1778 Rakka Valisinin Ruha Kadısına Yazdığı Hüküm: Hacı Abdurrahman Mersavi Hüseyin’i mahsulün satmasına vekil tayin etmesi, mahsulün satılması ancak hesap vermekten kaçınması
Rakka valisi vezire Ruha kadısına hüküm ki,
Hacı Abdurrahman nâm kimesne Südde-i [sa‘adetime] arzuhal edip Suruc kazâsına Ziyaret nâm karye derûnunda vâki‘ devr- keyl ve der- anbar olunmuş terekesinin füruht içün Ruha sâkinlerinden Mersavi Hüseyin nâm kimesnenin bin yüz seksen beş senesinde muhitine ta‘yin ve tevkil eylediğinde merkûm Hüseyin devr- keyl ve der-anbar olunmuş tereke kemal-i sayenizden nâşi itlâf ve iza‘at ve ekl beliğ etmekle hesabları ma‘rifet-i şer‘le izin murad oldukda muhasebeden imtina‘ ve sabıka Rakka valisi ahz ve habs eylediğine binâen muhasebesi görülüp ale-hal zimmetinde olmağla şimdi habsden hâlâs olmağla muhasebe görmek istedikde ba‘zı kimesnelere istinad kasdiyle muhasebesin görmeyip ziyâde gadr eylediğin bildirip mahallinde şer‘le görülüp mezkûrun zimmetinde zuhûr eden hakkı tamamen alıverilmek bâbında emr-i şerifîm ricâ eyledikde ecilden mahallinde şer‘le görülmek içün yazılmıştır.”
TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ
[1] Öztürk, Mustafa, 16. Yüzyılda Kilis Urfa Adıyaman Çevresinde Cemaatler, Oymaklar, Elazığ 2004 s. 79 – Tapu Tahriri Defteri No. 506 s. 206-207[2] Turan, Ahmet Nezihi, 16. Asırda Ruha (Urfa) Sancağı, Ankara 1993 – Tapu Tahriri Deferi 151, s.42b 45.a,56.a 72.a vd.[3] Maliyeden Münevver 351 s.131-135 – Tahrir Defteri 151 168a-172b -
MERDER YÖNETİM KURULU
- 1 ay önce
- SADIK YETİM , HÜSEYİNKAYA
2023-2026
YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELERİ YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELERİ- Sadık YETİM 1- Salih İLERİ
- Hüseyin KAYA 2- Zeki YILDIRIM
- Mehmet AĞAÇ 3- Rıdvan ZİRO
- Abdullah ŞAKAK 4- Mehmet KARATAŞ
- İbrahim Halil AKBAŞ 5- Mehmet AK
- Sabri DOĞAN 6- Reşat POLAT
- Osman TAŞ 7- İrfan YAŞAR
DENETİM KURULU ASİL ÜYELERİ DENETİM KURULU YEDEK ÜYELERİ- Hüseyin YAVUZ 1- Ali KAYA
- Mahmut GÜNEŞ 2- Cihan KIRIMIZIASLAN
- Ahmet BOZ 3- Habip KAÇAR
MERDER SPOR HABERLERİ
MERDER SPOR KULÜBÜ HABERLERİ
-
MERDER SPOR KULÜBÜ BAŞKANI SAİT AKDAĞ- GUR...
- 8 yıl önce
- SAİT AKDAĞ , MERDER
MERDER SPOR KULÜBÜ BAŞKANI SAİT AKDAĞ BİLEK GÜREŞİ FERASYONUNDA DA ÖNEMLİ BİR GÖREV ÜSTLENDİ.
-
Nou Camp Hakkında
Nou Camp Stadyumu (Camp Nou), Barselona’nın dünyaca ünlü futbol takımı F.C Barcelona’nın maçlarını oynadığı stadyumudur. 1957 yılında Francesc Mitjans’ın tasarımına uygun olarak yapılan Nou Camp 1981 ve 1998 yıllarında yenilenmiş olup stadyumun resmi seyirci kapasitesi 98.722’dir. Stadyumun en çok ilgi çeken bölümlerinden biri kulübe ait anıların ve kupaların sergilendiği ve bir hediyelik eşya mağazasının da yer alığı iki katlı müzedir (Museu del FC. Barcelona).
Özellikle futbol tutkunlarının mutlaka görmesi gereken Museu del FC Barcelona’da futbol takımı hakkında birçok bilgiye ulaşabilir, eğlenceli vakit geçirebilirsiniz. Müzeyi gezmeye başlamadan önce dilerseniz yaklaşık 5€ karşılığında Audio Guide (sesli rehber) kiralayabilir, müzede yer alan objeler hakkında daha detaylı bilgilere erişebilirsiniz. Maalesef Audio Guide’da Türkçe dil seçeneği yer almıyor....
Hakkımızda
Derneğimiz Temmuz 2007 tarihinde birkaç gayretli Mersav bürokratı tarafından atılan temel üzerine inşa edildi. Şanlıurfa Bürokrasisinde çalışan seksen civarında Mersava ulaşıldı ve dernek oluşumu hakkında bilgi verildi. Tüm akrabalarımızın olaya olumlu baktığı anlaşılınca derneğin resmi oluşumu için girişimlerde bulunuldu ve derneğimiz 06/11/2007 tarihinde resmen kurulmuş oldu.
Hayır işleri yapmak herkesin yapabileceği bir iş değildir. İnsanların maddi varlığından muhtaç olanları faydalandırması kolay olmayan bir faaliyettir. Bu noktadan hareketle kendi bulunduğu durumdan akrabalarını da faydalandırmak gayesinde olan, kalbi muhabbet dolu, alnı ak Mersavi gençlerinin önünü tıkamak değil açmak gerek. Bu insanların hiçbir şeye ihtiyaçları yok; hepsi iş güç ve makam sahibi sahibidir.
Önce kendini değil, içinde yaşadığı toplumu düşünen Mersavi gençleri, ailelerinden hareketle önce akrabalarına, sonra tüm Urfa halkına ve genelde de ülke insanına tüm içtenliği ile hizmet etmek istiyor. Onlar istiyorlar ki kendilerini yetiştiren topluma karşı minnet borçlarını yerine getirsinler, ruh ve bedenen huzurlu olsunlar.
BİZ KİMİZ
Çalışmalarına eğitim ile başlamaları ayrıca takdir edilecek güzel yönleridir. MER-DER, aşiret olgusunu pekiştirip insanları çeşitli kalıplara hapsetmek için değil; çemberini genişleten ve diğer aşiret ve kesimlerden olan insanları da kucaklayıcıdır.


