BİR NESİL YOK OLUYOR
Allah’ın ipini bırakıp, nefsin terbiye ettiği, şeytanın süslediği dünyanın albenili ipine sarılan yeni yetme İnsanlar, pervasız ve cüretkâr davranışlarla adeta Allah’ı unutmuşlar ama her şeyi biliyorlar. Ölüm ve ötesi kimsenin aklına gelmiyor; aklına gelen de umursamıyor. Dinsizliğe doğru yeni bir din oluşturuluyor. Adı İslam olan ama İslam ile alakasız bir din. Mehmet Akif zamanında ne güzel tespit etmiş: “Bu mudur din yazık, hey gidi İslamiyet, Bizi gördükçe utansın bütün insaniyet. (Mehmet Akif Ersoy)”
Nesiller arasında kültürel uçurum oluşturmak, geçmiş ile olan bağı koparmak, milli ve tarihi hafızayı yok etmek ve temel hayat felsefesinden kopuk, sığ düşünce yapısına sahip belli bir hedefi olmayıp günü birlik yaşayan boş bir gençlik oluşturulma gayreti var. Bunu, hangi merkezler, nasıl bir strateji yürüterek yapıyorlar, bilmiyorum. Ama sinsi bir oyunun var olduğu kesin. Gençlik nefsin hoş gördüğü hayatın cazibesine kapılarak cahiliye dönemi insanlarının giyinmek nedir bilinmeyen devirlerin çıplak giyim adetlerine de kapılarak bedenin sergilenmesine sebep olan yırtık pırtık, eski, soluk; varla yok arasında kısa, adına elbise denen bir ucube giysi ile sokaklarda endam sergilemektedir. Örtünün insanı hayvandan ayıran en önemli özellik olduğu, insan bedeninin özel olduğu, gözlerin içine sokarcasına sergilenmek yerine gizlenmesi gerektiğinin insanın ulvi bir varlık olma şekline daha uygun olduğu gözlerden kaçıyor. Özellikle kadınlar ve kadınsı giyinme durumunda olan sapkın fikirli erkeklerin gerek yazılı gerek sosyal medyada sergilediği ve her zaman görselliği ile ilgi çeken giyim tarzları zaten nefsine yenik düşmüş ve dinden, örften, adetten uzaklaşmış zavallı gençliği en zayıf halkadan yakalayıp zehirlemektedir.
Kadının bedenini olduğu gibi sergileyen, erkeğin cinsel ve bedensel görselliğini öne çıkartan giyinmek dışında her şeye benzeyen adına elbise denen kıyafetlerin satış rekoru kırdığı bir devrin Müslüman genci olmak dünyanın en zor işi olsa gerek. Müslüman ama imanlı bir Müslüman olmak, Müslümanlığın en sağlam kaynaklarına derin bir saygı ve sevgi ile bağlanıp dini, uhreviyatını ve dünyasını kurtarmak için mütevazı bir şekilde sakin bir hayat tarzı ile huzurla yaşamak, hakir ve hor görülmektedir.
Asil hazin olan ise yönetimdekilerin çoğunun İslam terbiyesi ile yetişmiş insanlarsan olmasıdır. Dilinden Kur’an düşmeyen, her fırsatta ayet ve hadislerle sözlerini süsleyen insanların belli bir otoriteye sahip olamaması, dinin bu kadar pervasızca bozulası için her türlü çalışmanın hem de devlet izni ile yapılması bizi derinden üzmektedir.
Televizyonlarda yayınlanan dizilerin doğrudan İslam yaşam tarzını hedef alan, olumsuz aile ilişkileri, giyim tarzları, dil ve ahlaki konular bakımından en hafif tabiri ile incitici içeriklerin pervasızca sadece para kazanma hırsı ile yapılması ve denetimlerden de rahatlıkla olumlu netice alarak çıkması durumunu otoritenin hangi hassasiyetinin sınırları içine koyacağını bilmiyorum.
İki dinsizin, iki sapığın ya da birkaç sapkın fikirli bedenin birkaç yaygara koparan hezeyanının etkisi ile geri adım atan; sapkınlara yaşam hakkı tanıyıp Müslümanca yaşamaya çalışan kendi halindeki insanların haklarını görmezden gelen otoritesiz otoriteye ne denir ki…
Çağdaşlık safsatası ile çağlardan geri kalan, Allah’a adeta meydan okuyan sapkın fikirlerin galebe çalmasından sana sığınırız Allah’ım. Bizi bize bırakma.
Günün Sözü: “Ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklı olanını severim.” Atatürk
07.09.2023
Hüseyin KAYA